Geçtiğimiz günlerde LinkedIn’de gördüğüm bir paylaşımda rastladım İyimser Abla’ya. Sosyal girişimciliğin çok konuşulduğu, Marka Festivali’nde Arzu Fırlarer’in bir kadın kooperatifini ağırladığı, Ankara’da Kooperatiflere ilişkin bir fuarın yapıldığı periyotta www.iyimserabla.com un çıkış hikayesini ve kooperatifçiliği girişimin kurucusu Sevgi Ceyda Şairoğlu Sezginer ile konuştuk.
Girişimin çıkış hikayesi nedir?
İyimser Abla girişimimizin çıkışı farklı iki hikayenin kesişimi aslında. Bunlardan ilki, üniversite döneminde sorgulamaya ve araştırmaya başladığım ülkemizde %30’lar oranında olan kadınların iş gücünde katılımı meselesi idi. Kasım 2017 TÜİK verilerine göre ülkemizde her 3 kadından sadece 1’i çalışma hayatında yer alıyor. Neden, nasıl, konuyla ilgili ne yapılabilir? diye sorgularken bir yandan da çevremdeki kadın istihdamını destekleyen projeleri gözlemliyor ve desteklemeye çalışıyordum. Aile üyelerine ve arkadaşlarıma özel günlerde kadın kooperatiflerini destekleyen yerlerden hediye almamla başlayan, düğünümüzde nikah şekeri yerine kadın üreticilerimizin lavanta kesesi hediye etmemizle devam eden kooperatiflere “bireysel” destek verme çabasının yetmeyeceğini fark ettiğimde “sürdürülebilir gelir kaynağı oluşturmak için neler yapılabilir?” sorusuna cevap aramaya başladım.
Bu hikaye ile eş zamanlı olarak üst üste 2 yıl, toplam 4 bayram ve 2 yılbaşı, çalıştığım kurumdan hediye olarak madlen çikolata almış ve hangi aile büyüğümüze bunu hediye etsem acaba diye düşünüyordum. Bayramlarda, sadece benim değil, eşimin, kardeşimin, kuzenimin, yakın arkadaşlarımın da çikolata aldıklarını görüyor, “bu bayram gene ne gerek vardı?” diye sorgulamaktan kendimi alamıyordum.
Bu iki hikayenin kesişimi ve İyimser Abla’nın çıkış noktası; ramazan bayramı sonrası kurumsal şirket çalışanı arkadaşlarım ile (ve onların kendi arkadaşları ile) paylaştığım, kurumsal hediye kültürünü sorgulayan “Bayram hediyenizi aldınız mı?” anketi oldu. 230 özel sektör çalışanının cevapladığı anket; şirketlerin %70’inin çalışanlarına hediye verdiğini, nitekim çoğu çikolata kutusu olan bu hediyeden aslında çalışanların o kadar da memnun olmadığını gösterdi. Buna ilave olarak katılımcıların yaklaşık %60’ı çikolata yerine yöresel, köy pazarı ürünlerini de tercih edeceklerini belirttiler.
“Çikolata yerine bir bayram, Polatlı’dan Nilüfer Abla’nın pancar pekmezini ya da Seferihisar’dan Emine Teyze’nin sakızlı tarhanasını tatsak?”
Anadolu’nun dört bir köşesinde yer alan kadın kooperatiflerini daha detaylı araştırmaya başlamam, ürünleriyle ilgili bilgi toplamam, şirketlerin çalışanlarına sunabileceği, ilgi çekici, lezzetli paketler oluşturmamız ve bir yandan devam eden şirket temsilcileri ile yaptığım görüşmeler sonrası İyimser Abla bugünkü aşamaya geldi. Kurban bayramında 3 şirketin, kadın kooperatiflerinden bayram paketi almasıyla pilot çalışmamızı da yapmış ve olumlu geri dönüşleri almış olduk.
3 ortakla yola çıktığımız sosyal girişimimiz, “İyimser Abla”, büyümekte hem kooperatif hem de şirket ağını genişleterek çalışmalarına devam etmektedir.
Türkiye’de kooperatifçiliğe dair tespitleriniz?
Kooperatifçilik, ülkemizde aslında çok uzun zamandır olan bir model. Geçmişi, 1863 yılına, o dönem devlet eliyle kurulan “memleket sandıkları”na uzanıyor. Atatürk’ün kooperatifçiliğin potansiyelini ve katkısını fark etmesi, kendisinin bizzat kooperatif hareketinin içinde yer alması, yaptığı konuşmalarında kooperatifçiliğe yer vererek halkı bilinçlendirme çabaları ülkemizde kooperatifçilik modelinin yaygınlaşmasına büyük katkı sağladı. Günümüzde, Türkiye’de, farklı türlerde faaliyet gösteren 80 binin üzerinde kooperatif bunuyor.
Kadın istihdamının Avrupa’nın çok altında olduğu ülkemizde, kadınların ekonomik hayattaki görünmezliği maalesef kooperatifçilikte de karşımıza çıkıyor. Kadın kooperatifleri ülkemizde 1999 yılında kurulmaya başlanmıştır ve 2017 yılı itibariyle ülkemizdeki kayıtlı kooperatiflerinin sadece %0,2’si kadın kooperatifidir. Dünya Bankası’nın “Türkiye’de Kadın Kooperatiflerinin Mevcut Durumu, 2015” raporu ve Kooperatifçilik Genel Müdürlüğü verilerine göre, 163 kayıtlı kadın kooperatifinden yaklaşık 130’ü aktif faaliyet göstermekte, diğerleri pasif veya ulaşılamaz durumdadır.
Kadın kooperatifleri ile ilgili erişebilir bilgi kısıtlı olsa da, yapılan çalışmaların hepsi, kadın kooperatiflerinin, kadınların ve toplumlarının yaşamlarında sürdürülebilir ve olumlu katkılar yaptığının, onları istihdama kazandırarak, ekonomik özgürlük sağladığının altını çizmektedir.
Olumlu katkılarına rağmen, kadın kooperatiflerinin sayıca az olması ve aktif olarak gelir getirici faaliyette bulunamamaları, yaşadıkları güçlüklerden kaynaklanıyor. Yönetimsel/örgütsel bilgi eksikliği, gelirlerin azlığı, başarısız ürün ve hizmet seçimi, kadın kooperatiflerinin bilinirliklerinin az olması, kadın kooperatiflerinin karşılaştıkları başlıca güçlüklerdir.
Tüm bunlara ek olarak “pazara erişim” kadın kooperatiflerinin temel sorunlarındandır. Bu da gelirlerin ve kârın azalmasına ve borçlanmalarına, borçlarının üstesinden gelemediklerinden kapanmalarına sebep olmaktadır.
Aralık başında Ankara’da düzenlenen Kooperatifler Fuarı’nda onlarca kadın kooperatifi ile tanıştık. Ürünlerini görme, lezzetlerini tatma, hem de onlarla sohbet etme şansımız oldu. Gözlemlediğimiz ortak nokta; kapasitelerinin kısıtlı olduğu, ürettiklerini satamadıkları ve sosyal medya hesap yönetimi eksiklikleriydi.
Biz, İyimser Abla olarak tam bu noktada devreye giriyor, pazara erişim ve sürdürülebilir iş modeli oluşturulmasında kadın kooperatiflerimizi destekliyoruz. Bu sayede, hem mevcut kadın kooperatiflerinin faaliyetlerini geliştiriyor hem de yeni kadın kooperatiflerinin oluşmasını teşvik ediyoruz.
Sosyal girişimciliği Türkiye’de nasıl görüyorsunuz?
Sosyal girişimcilik Türkiye’de yeni yeni anlaşılmaya ve desteklenmeye başlanan bir konsept. Sosyal girişimin benim için en basit ve temel tanımı; sosyal problemlere, girişimci bakış açısıyla sürdürülebilir çözümler üretmek diyebilirim. Bu bağlamda kâr amacı gütmeyen dernek ve vakıflardan ayrıldığını ve kâr etmeyi amaçlayan ama elde ettiği kârı, topluma fayda üretmek için kullanan bir model olduğunu iyi anlamak gerektiğini düşünüyorum.
Benim de içinde bulunduğum Y kuşağı olarak, yaptığımız işlerde daha fazla anlam arayışı içerisindeyiz. Dolayısıyla sosyal girişimlerde beklenenden çok daha hızlı bir artış olacağını öngörmekteyim.
Özellikle İmece, Sosyal İnovasyon Hackathonu, Sosyal-Up gibi sosyal girişim odaklı program ve organizasyonların artmasıyla, ülkemizde bu alanın gelişeceğini ve ülkemizden başarılı sosyal girişimlerin çıkmaya devam edeceği kanısındayım.
Türkiye’de kurumsal hediye sektörü şekil değiştiriyor mu?
Bu konuyu, “neden?” sorusuyla başlayarak ele almak kıymetli bence. Şirketler çalışanlarına neden yılbaşında, bayramlarda, özel günlerde hediyeler veriyor? Bunun temelinde, “Şirketimiz bize değer veriyor”, “Şirketimiz bizi düşünüyor” duygularını yaşatmak, motivasyonu yüksek tutmak yatıyor.
Bu konuyla ilgili kendimizden ve yakın çevremizden başlayarak gerçekleştirdiğimiz araştırma sonucunda şirketlerin %70’inde kurumsal hediye kültürünün olduğunu gördük. Bunlara 10 kişilik girişimler de 1000 kişilik holdingler, dünya devi şirketler de dahil.
Yaptığımız bu araştırmadan ortaya çıkan bir başka sonuç da çalışanların artık alışılagelmişin dışında, yaratıcı hediyeler bekledikleri. Örneğin, “bir kutu mutluluk”, “tohum kart”, “aktivite hediye kutuları” gibi sadece ürünün değil, tecrübenin ve duygunun da ön plana çıktığı hediyeler.
Bu süreçte gözlemlediğimiz bir diğer önemli nokta da doğal ve yöresel ürünlere artan ilgi oldu. Kurumsal şirketlerde artık toplantılarda bile kuru pasta, tatlı/tuzlu ikramı yerine meyve, kuru meyve ve sağlıklı kuruyemişler tercih ediliyor. Çikolata ya da lokum paketleri yerine sağlıklı beslenmenin önem kazandığı günümüzde, şirket çalışanları da doğal ürünleri tercih ediyor ve yöresel ürünleri tatmak istiyor.
Sonuncusu ve belki de en önemlisi, şirketler üstlendikleri sosyal sorumluluk projeleri ile toplumda ve paydaşları üzerinde büyük bir güce ve etkiye sahipler. Ülkemizin nispeten biraz eksik kaldığı kadın istihdamı, yöresel emeğin desteklenmesi gibi önemli alanları kurumsal hediye ile pekiştirmek hem kuruma hem hediyenin alıcısına hem de üreticiye büyük bir katkı sağlıyor ve hediye sade bir maddeden daha büyük bir anlam ve değer kazanıyor.
İyimser Abla’nın hedefleri nelerdir?
İyimser Abla’nın 2 temel hedefi var.
1) Ülkemizdeki kadın kooperatiflerinin kapasitesini (yapısını, pazarını ya da iş modelini) güçlendirerek ve yeni kadın kooperatiflerinin kurulmasını destekleyerek kadın istihdamına katkıda bulunmak.
2) Özel sektörde kurumsal sosyal sorumluluk bilincinin gelişmesine destek ve ortak olmak.
Birinci hedefimiz kapsamında, şu anda Türkiye’de bulunan 130’u aktif toplam 163 kadın kooperatifini İyimser Abla’nın “iyilik ortağı” yapmak hedefindeyiz. Bu sayede mevcut kadın kooperatiflerimizi daha etkin ve başarılı üretim yapmaya teşvik etmek ve kaynaklara erişebilir kılmayı istiyoruz. Bununla birlikte Türkiye’de bulunan 970 ilçenin her birinde en az 1 kadın kooperatifi olmasını, bu sayede kadınların bölgesel kalkınmaya katkıda bulunmasını istiyoruz. Bunun için bir yandan kapasite gelişimi konusunda kooperatiflere destek olmak (iş yönetimi, muhasebe ve sosyal medya kullanımı) ve başarılı kadın kooperatiflerinin tecrübe ve bilgi birikimini yeni kooperatiflerle paylaşılmasına yönelik planlarımız var.
İkinci hedefimiz kapsamında şirketlerin iş stratejileri içine kurumsal sosyal sorumluluk kavramını entegre etmelerini, tek seferlik ve kısa dönemli sosyal sorumluluk projelerinin aksine, sürdürülebilir ve etkin uygulamalar ile öncü çalışmalar yürütmesini hedefliyoruz.
Tüm bu hayallerimizi gerçeğe dönüştürme yolunda hem kadınlarımızı iş hayatında daha fazla görmeye başlayacağız hem de ülkemizde kurumsal sosyal sorumluluk bilincinin gelişmesine katkı sağlayacağız.
Kocaman bir hayali gerçek yapmak için küçük adımlarla yola çıktık. Hep birlikte çok daha büyük adımlar atma umuduyla çalışmalarımıza devam ediyoruz.
İnsanlara Anadolu kadınlarının el emeği göz nuru ürünlerini ulaştırırken, onların da sürdürülebilir bir iş modeline kavuşmasını istiyoruz. İyimser abla olarak iyilikten ötesini hedefliyoruz.