2017 yılında gündemden düşmeyen, son olarak Fransa’dan et ithalatı ile yeniden alevlenen ithalat tartışmalarını değerlendiren TGDF Başkanı Şemsi Kopuz, arz açığı olan ürünlerde fiyat istikrarı için ithalat yapılmasının kısa vadede yararlı olacağını, ancak uzun vadede üretime zarar vereceğini söyledi. Kopuz, 1 Ocak itibariyle bazı içecekler için yürürlüğe giren ÖTV uygulamasının ise gıda enflasyonu ile mücadele kararlılığıyla çeliştiğini kaydetti.
Türkiye Gıda ve İçecek Sanayii Dernekleri Federasyonu (TGDF) Başkanı Şemsi Kopuz, tarım ve gıda sektörü açısından 2017 yılını değerlendirdi, 2018 yılına ilişkin beklentilerini dile getirdi.
Tarımda büyüme düşük kaldı, gıda sektörü dış ticarette fazla vermeye devam etti
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından açıklanan 2017 Yılı Üçüncü Çeyrek Gayri Safi Yurtiçi Hasıla (GSYH) verilerine göre, Türkiye ekonomisi üçüncü çeyrekte %11,1 oranıyla dünyada en yüksek büyümeye imza atarken, aynı dönemde en düşük büyümenin %2,8 ile tarım sektöründe gerçekleştiğine dikkat çeken Kopuz, “Tarım sektörü yılın 9 aylık döneminde ise %3,3 büyüme gösterirken, tarımsal hasıla da, geçen yılın aynı dönemine göre %14 artışla 137 milyar TL olarak gerçekleşti” bilgisini paylaştı.
Yıllardır dış ticarette fazla veren sektörlerin başında gelen Türkiye Gıda Sektörü, bu özelliğini 2017 yılında da sürdürdüğünü vurgulayan TGDF Başkanı Kopuz, TÜİK ile Gümrük ve Ticaret Bakanlığı işbirliğiyle oluşturulan geçici dış ticaret verilerine göre; 2017 yılının 10 ayında gıda ve içecek ihracatının 8 milyar 715 milyon dolara ulaşırken, ithalat tutarının 3 milyar 942 milyon 971 bin dolar olduğuna işaret etti. Kopuz, “Gıda ve içecek sanayi, 2017’nin Ocak-Ekim döneminde, 4 milyar 772 milyon 419 dolar dış ticaret fazlası verdi” diye konuştu.
Tarım ve gıdada gümrüksüz ithalat
2017 yılında çok tartışılan uygulamaların başında bazı tarım ve gıda ürünleri ithalatında gümrük vergilerinin düşürülmesi ya da sıfırlanmasının geldiğini belirten Kopuz, şunları söyledi:
“Tarım ürünleri ve gıda fiyatlarındaki dalgalanmaların enflasyona etkisi konusundaki tartışmalara, geçen yıl alınan ithalat kararları da eklendi. Gıda Komitesi kararları doğrultusunda tarımsal üretim açığı olan ürünlerde fiyat artışlarının önüne geçmek amacıyla gümrük vergilerinin düşürülmesi ya da sıfırlanması yoluyla ithalat kolaylaştırıldı.
Çeşitli tarihlerde yayımlanan Bakanlar Kurulu Kararları ile canlı hayvan, kırmızı et, tahıl, bakliyat ile hayvan yemleri ithalatında gümrük vergileri düşürüldü ya da sıfırlandı. TMO hububatta, Et ve Süt Kurumu da canlı hayvan ve kırmızı ette gümrüksüz ithalat için yetkilendirildi.
Ekonomi Bakanlığı verilerine göre, gümrük vergisinde indirime gidilen ürünlerde Ocak-Eylül döneminde 1.18 milyar dolar tutarında, 4.9 milyon ton gıda ürünü ithal edildi. İthalatın miktar bazında yüzde 80’i, değer bazında ise yüzde 69’u dahilde işleme rejimi kapsamında gerçekleşti. İç piyasada tüketilmek üzere ithal edilen 963 bin ton ürünün parasal tutarı ise 368,7 milyon dolar oldu.
Fiyatlarda istikrar için tarım ve gıda ürünlerinde ithalat, kısa vadeli bir çözüm olarak düşünülmelidir. Uzun vadede ise ithalata dayalı politikalar, çiftçimizin yaptığı tarımsal üretime ve bu ürünleri hammadde olarak kullanan gıda sanayinin aleyhine sonuçlar doğurur. Temennimiz, arz açığı olan ürünlerde üretim artışı sağlanması ve ithalata son verilmesidir.”
“Vergi artışları sektörü ve tüketiciyi olumsuz etkiler”
2017 yılı biterken, Aralık ayında çıkartılan Torba Yasa ile bazı içeceklere de ÖTV getirildiğini hatırlatan TGDF Başkanı Şemsi Kopuz, 5 Aralık’ta Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren yasa kapsamında, 1 Ocak 2018 tarihinden itibaren, sade gazozlar, meyveli gazozlar, limonatalar, nektarlar, alkolsüz biralar, enerji içerecekleri, soğuk çay, meyveli içeceklerden yüzde 10 ÖTV alınmaya başlandığını vurguladı.
Kopuz, “Gıda gibi yaşamımızı sürdürmek için vazgeçilmez olan ürünlerde yeni vergi uygulamaları ya da vergilerin artırılması, sektörün yanı sıra fiyatları da yansıması nedeniyle tüketicileri doğrudan ilgilendirmektedir. Bu yönüyle, yüksek enflasyonun gerekçesi olarak gösterilen gıda enflasyonu ile mücadele kapsamında atılan adımlar ile de çelişmektedir.” dedi.
“Şeker Kurumu ve TAPDK işlevsiz hale gelmişti”
Gıda sektörünü yakından ilgilendiren bir başka düzenlemenin de, OHAL kapsamında 24 Aralık’ta çıkartılan 696 sayılı KHK ile Şeker Kurumu ve Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu’nun (TAPDK) kapatılması olduğunu bildiren Kopuz, her iki kurumun görev, yetki ve sorumluluklarının Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’na devredildiğini hatırlattı.
Şeker ile tütün ve alkol piyasalarında söz sahibi kurumların artık işlevsiz hale geldiğini, dolayısıyla bu kurumların kapatılarak, yetkilerinin tarım ve gıda alanında büyük yetkinliğe sahip Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’na devrini “doğru bir karar” olarak nitelendiren Şemsi Kopuz, şunları kaydetti:
“Devlette devamlılık esastır. Şeker Kanunu kapsamında kotaları belirlemek de dahil çeşitli görevleri yerine getiren Şeker Kurumu ile tütün ve alkol piyasasında sahte ve kaçak ürünlerle mücadelede söz sahibi TAPDK’ın görev alanları, boşluk kaldırmayacak kadar önemlidir. Bu nedenle beklentimiz, Bakanlığın kısa süre içerisinde gerekli organizasyonu yapıp, işler hale getirmesidir.”
TGDF’nin 2017 yılı faaliyetleri
TGDF’nin, Türkiye gıda sektöründe faaliyet gösteren 2000’i aşkın firmayı çatısı altında toplayan 27 sektörel üye derneği ile sektörün en büyük sivil toplum kuruluşu olduğunun altını çizen Kopuz, geçen yıl sektörü ilgilendiren konulardaki mevzuat hazırlıklarında kamu ile yoğun işbirliği yaptıklarını da bildirdi.
Türkiye gıda sektörünün üretimiyle, istihdamıyla, ihracatıyla dünya pazarlarında daha fazla yer alabilmesi adına çalışmalarını sürdürdüklerini belirten Kopuz, tüm dünyada olduğu gibi Türkiye gıda ve tarım üretimini de doğrudan etkileyen iklim değişikliğinin de gündemlerinin ilk sıralarında yer aldığını kaydetti. Kopuz, “Bu kapsamda, İTÜ Meteoroloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi sayın Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu başkanlığındaki bir ekip tarafından hazırlanan Türkiye İklim Değişikliği ve Tarımda Sürdürülebilirlik Raporu’nu, sektöre ve kamuoyuna sunduk. Raporumuzun hem sektör firmalarımızın hem de kamunun bu konuda atacağı adımlar için yol gösterici olacağına inanıyoruz” diye konuştu.
Kopuz, Aralık ayında gerçekleştirdikleri Gıda Savunması Çalıştayı’na da dikkat çekerek, “Özellikle ABD’ye ihracatta bir ön koşul haline gelen gıda savunması, ihracatımız açısından büyük önem taşımaktadır. Düzenlediğimiz çalıştay ile ABD pazarının yanı sıra diğer ihraç pazarlarında da varlığımızı korumak ve pazar payımızı artırmamızı sağlayacak bu önemli konuda sektör firmalarımızı bilgilendirdik” dedi.
TGDF Başkanı Şemsi Kopuz, son olarak, 2018 yılı için, “Gıdanın fiyat artışları ya da vergilerle anılmadığı, tüm paydaşlarıyla birlikte daha çok üretim, ihracat ve kalite artışına odaklandıkları bir yıl olması” temennisini dile getirdi.