Saxo Bank Emtia Strateji Müdürü Ole Hansen, emtia fiyatlarının son 10 yılı aşan bir sürenin en düşük seviyesine indiğini belirterek, bu ortamda yatırımcının ‘güvenli liman’ arayışını değerlendirdi. Altın ve petrolün geleceğine yönelik öngörülerini de paylaşan Hansen, yılsonu beklentilerini açıkladı.
150 ülkede faaliyet gösteren dünyanın önde gelen online yatırım bankacılığı şirketi Saxo Bank Emtia Strateji Müdürü Ole Hansen, İstanbul’da gerçekleştirilen basınla sohbet toplantısında emtia piyasalara yönelik beklentilerini paylaştı. Ritz Carlton’da düzenlenen toplantıda altın konusunda yapıcı olmaya devam ettiklerini belirten Hansen, “Altın kritik bir eşik olan 1.080 doların üstünde kalmayı sürdürdüğü sürece yıl sonu tahminimiz olan 1.250’yi koruyoruz. Söz konusu seviyede yaşanacak bir kırılma fiyat tahminimizi aşağı çekmemize neden olur” dedi. Saxo Bank’ın Türkiye’deki iştiraki Saxo Capital Markets A.Ş. Genel Müdürü Savaş Divanlıoğlu’nun da katıldığı toplantıda piyasalardaki çalkantıların emtialar üzerindeki etkisi masaya yatırıldı.
Artan arz taleple karşılanmadı
Son ekonomik gelişmeler ışığında emtia piyasalarındaki gelişmeleri yorumlayan Hansen, petrol, altın, değerli madenler ile gıda fiyatlarındaki değişimi nedenleriyle ortaya koydu. Hansen, dünya piyasalarında emtia fiyatlarındaki değişim ile ilgili olarak şunları söyledi: “Petrol ve endüstriyel metallerin belirleyici olduğu emtia fiyatları son 10 yılı aşan bir sürenin en düşük seviyesine indi. Küresel ekonominin talebi düşüş sinyalleri verirken, artan arz aynı oranda artan bir taleple karşılaşmadı. Dünyanın başlıca emtia tüketicisi Çin, artık yavaşlıyor ve bu talebin yukarı yönlü olacağına dair endişelere neden oluyor.”
Altın yüzde 1.5 değer kazandı
Son bir kaç yılda altının güvenli liman rolünün ciddi biçimde yara aldığını kaydeden Hansen, altının bu rolü geri alması için fırsatlar doğduğunu ancak Yunanistan kaynaklı endişelerin, gelişmekte olan piyasalar krizinin ve borsalardaki zayıflamanın bu fırsatları destekleyecek ortam yaratmadığını kaydetti. “Göreceli olarak, olaylar mevcut fiyat performansındaki sergilediği kadar kötü gitmiyor. Son piyasa belirsizliğine 10 Ağustos’ta Çin’in para birimini pozisyonunu düzenlemede izlediği yöntemleri değiştirmesi neden oldu” diyen Hansen şöyle devam etti: “O günden bu yana Türk Lirası ve S&P 500’ün yüzde 8 değer kaybına şahit olduk ancak altın ise yüzde 1.5 değer kazandı. En güvenli yatırım enstrümanı ABD Hazine tahvilleri bile 10 yıllık kağıdın 10 baz puan düşüş gösterdiğini dikkate alırsak iyi bir performans sergilemede zorlandı.”
Petrolde toparlanmaya giden yol uzun
Petrol konusunda da Hansen, OPEC ve diğer başlıca petrol üreticilerinin devlet faaliyetlerini fonlamak için duydukları nakit ihtiyacı ve pazar payı için girdikleri mücadelenin, küresel arz fazlasını tetiklediğini ve ciddi bir fiyat çöküşüne neden olduğunu söyledi. “Bu aşamada toparlanmaya uzanan yol çok uzun. Durumun 2016 sonuna kadar düzelmesi zor gözüküyor” diyen Hansen sözlerini şöyle sürdürdü: “İran’a yaptırımların gelecek yıl kaldırılacağını da dikkate almakta yarar var. Normalde düşen fiyat beraberinde
talep artışı ve üreticiler bakımından -isteyerek ya da istemeyerek- üretim kısıntısı getirir. Özellikle OPEC üyelerinde üretim miktarlarının hükümetler tarafından belirlendiğini göz önünde bulundurursak bu mekanizmalar, engellenmesi gereken güçlü fiyat artışı dönemlerinde üretimi artırma kararı almaya göre daha yavaş çalışır.” İran petrolünün 2016’nın başlarında pazara sürüleceğini ve Amerikalı üreticilerin WTI (Western Texas Intermediate) 60 doların üstünde karlılığı sürdürebileceğini söyleyen Hansen, “Yıl sonunda WTI’yı 50 dolar ve Brent petrolü 55 dolar olarak öngörüyoruz. Ham petrolün bir engeye kavuşması beklenenden uzun sürecek“ dedi.
Türk şirketlerini yüksek faiz bekliyor
Toplantıda Türkiye’nin görünümünü de değerlendiren Hansen, FED’in faiz artırımı yaklaşırken liranın zayıf pozisyonu ve siyasi istikrarsızlık nedeniyle yabancı yatırımcıların mesafe koymaya başlaması yüzünden sorunlu bir hale geldiğini belirtti. Hansen şöyle devam etti: “Yabancı yatırımcılar riskli ama daha yüksek getirileri olan gelişmekte olan ülke varlıklarına karşı çekimser kalırken, Türk şirketleri çoğunluğu dolar üzerinden olan dış borçlarında daha yüksek faiz oranlarıyla karşı karşıya gelecek. Türk Lirası’nın yılbaşından bu yana yüzde 30 değer kaybı uluslararası büyüme oranları yukarı yönlü devam ettiği sürece ihracatçıların yararına olabilir.”
Yabancı yatırımcı belirsizliğin ortadan kalkmasını bekliyor
Toplantıda Fed’in faiz artırımına ilişkin değerlendirmelerde bulunan Saxo Capital Markets Genel Müdürü Savaş Divanlıoğlu ise, “ABD’deki bono fiyatlarına baktığınızda aralık ayındaki bir Fed’in faiz artırımı ihtimalinin yüzde 40 civarında olduğunu görüyoruz. Diğer yüzde 60’lık kısım 2016’nın başına kaymış durumda. Fed’in işi oldukça zor, bir yıldır bu konu konuşulduğu için üzerlerinde ciddi bir baskı var” dedi. Fed’in faizleri geç artırmasının, erken artırmasından daha büyük olasılık taşıdığını vurgulayan Divanlıoğlu, belirsizliklerin devam etmesinin piyasalarda olumsuz havayı tetiklediğini dile getirdi. Türkiye piyasaları konusunda da değerlendirmelerde bulunan Divanlıoğlu, Dolar bazında BIST 100 endeksinin değeri, şu anda neredeyse 2009’un başındaki seviyelere döndü. Bu da yine yabancı yatırımcıya çok çekici gelmesi gereken bir seviye. Demek ki riskler ortadan kalkar ve oralarda istikrar görülmeye başlanırsa, piyasamızda da ciddi derecede yukarı doğru bir gidiş olabilir. Bununla birlikte, seçim sonuçlarının nasıl sonuçlanacağından çok, belirsizliğin ortadan kalkması yabancı yatırımcı için önemli. Seçim sonuçlarından koalisyon da çıksa, tek parti iktidarı da çıksa bu seçim belirsizliğinin ortadan kalkması anlamına gelecektir.”