Ankara – 16.06.2014 – Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, bilinen tersine Türkiye’nin toprak bakımından fakir bir ülke olduğunu, bunun unutulmaması ve toprakların çok iyi korunması gerektiğini bildirdi.
Bayraktar, “toplam karasal alanımızın sadece yüzde 6’sı birinci sınıf arazi konumunda” dedi.
TZOB Genel Başkanı Bayraktar, toprak bayramı dolayısıyla yaptığı açıklamada, günümüzde, teknolojinin gelişimi ve nüfus artışı ve tüketici alışkanlıklarının değişmesi gibi sebeplerle, gıda, giyim, enerji ürünlerine insanoğlunun ihtiyacının hiçbir zaman olmadığı kadar arttığını belirtti. Bilinçsiz ve çarpık kentleşmenin arttığına, ihtiyacı karşılayabilmek için daha fazla sanayi bölgesi yapımı yoluna gidildiğine dikkati çekti.
Bayraktar, “kara ve demir yollarının genişletilerek ulaşımı rahatlatma çabası var. Turizmin gelişmesine paralel olarak tesis yatırımları çoğalıyor. Bütün bunlar özellikle kalabalık bölgelerde ve sahil kesimlerinde doğayı son derece olumsuz etkiliyor” dedi.
Şemsi Bayraktar, her şeyin birbiriyle muntazam bir uyum içinde olduğu ekosistemde, bitki, hayvan, su, iklim ya da toprak gibi unsurların herhangi birinin dengesinin bozulmasının bir diğerini etkileyerek, sonuçta ekosisteme zarar verdiğini vurguladı.
Her geçen gün erozyon, çölleşme, toprak kirlenmesi, tuzlanma, toprak içindeki organik madde ve mikroorganizma varlığının azalması gibi sebeplerin, topraklar üzerinde sürekli bozulmalara neden olduğunu bildiren Bayraktar, şu bilgileri verdi:
“Bunların yanında tarım arazilerinin amaç dışı kullanımı, aşırı ve bilinçsiz sulama ve gübreleme işlemleri, uygun miktarda kullanılmayan pestisitler, ağır ve sürekli toprak işlemeleri ve aşırı hayvan otlatma gibi tarımsal uygulamalar da topraklarımıza zarar veriyor.
Dünyadaki toplam toprak varlığımızın yüzde 25’i çölleşme tehdidi altındadır ve yok olmaya yüz tutmuştur. Birleşmiş Milletler’in hazırlamış olduğu bir rapora göre, dünya üzerinde 250 milyon kişi çölleşmeden doğrudan, 1 milyar insan ise dolaylı yönlerden etkilenmektedir.
Yüzölçümü 78,06 milyon hektar olan Türkiye’nin, 24,2 milyon hektar işlenen tarım arazisi bulunuyor. Toplam karasal alanımızın yüzde 31’i tarım arazisi. Yine toplam karasal alanımızın sadece yüzde 6’sı, hiçbir sorunu bulunmayan ve her türlü tarım yapılabilen, birinci sınıf tarım arazisi konumunda. Toprak bakımından fakir bir ülkeyiz. Bunu unutmamalı ve topraklarımızı çok işi korumalıyız.”
Drenaj koşullarının iyileştirilmesi, basınçlı sulama tekniklerinin artırılması, toprakların organik maddece zenginleştirilmesi, tuzluluk problemlerin bertaraf edilmesi gibi sorunların çözümü için projelerin hazırlanması ve uygulanması gerektiğini bildiren Bayraktar, “Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde, bu tür pahalı yatırımların yapılması ülke ekonomilerine kısa vadede ağır bir yük olarak görünse de, uzun vadede getireceği faydaların gözden kaçırılmaması fevkalade önemlidir” dedi.
-“Tarım topraklarının en temel sorunu amaç dışı kullanım”-
Tarım topraklarımız için en temel ve devam etmekte olan sorunun hiç şüphesiz tarım arazilerin amaç dışı kullanımı olduğuna dikkati çeken Bayraktar, açıklamasında şu görüşlere verdi:
“Tarım arazilerinin nüfusa bağlı olarak giderek azalması nedeniyle gelecekte yaşanması muhtemel açlık tehlikesi, tarım arazilerinin korunması ve etkin kullanımının sağlanmasının ne kadar gerekli ve önemli olduğunu gözler önüne sermektedir. Tarım topraklarının verimliliğinin artırılması suretiyle, tarımsal üretim belli bir noktaya kadar artırılabilir. Ancak belirli bir miktardan sonra, tarımsal üretimi artırmak, tarım alanının artırılmasıyla mümkündür.
Toprağın önemini anlayan ülkeler, artan gıda talebinin karşılanmasını, çevre ve tarımın sürdürülebilir olmasını sağlamak için tarım politikalarını yeniden şekillendiriyorlar.”
Türkiye’de de kentsel yapılaşmanın, iyi nitelikli araziler üzerinde yoğunlaştığını, tarım yapılan alanların daha düşük nitelikli arazilere doğru kaydığını belirten Bayraktar, “Hatta ülkemizde sanayi, çoğunlukla iyi nitelikli üretken araziler üzerinde kurulmuştur. Endüstriyel kuruluşların çevresindeki şehirleşme olgusu gelişmiş, üstün vasıflı tarım arazileri azalmış ve niteliklerinin bozulmasına neden olmuştur. Birlik olarak birinci sınıf sulamaya uygun tarım arazilerimizin imara açılarak, bu alanlarda sanayi ve yerleşim yerleri yapılmasını tam bir felaket olarak nitelendiriyoruz” dedi.
-Vali ve belediye başkanları tarım arazilerini imara açmamalı-
Tarım alanlarının imara açılması yerine mevcut yerleşim alanlarında kentsel dönüşüm projeleri yapılarak, insanların bu alanlarda ikamet etmelerinin sağlanması gerektiğini bildiren Bayraktar, şunları kaydetti:
“Uygulanabilirliği olan tüm il ve ilçelerimiz için bu tür projeler geliştirilmeli, tarım alanlarının imara açılması zorlaştırılmalıdır. TZOB olarak; yayınladığımız genelgeyle Ziraat Odası başkanlarının, arazilerin tarım dışı kullanımın önlenmesinin takipçisi olmaları, Toprak Koruma Kurullarında etkin bir şekilde faaliyet göstermeleri gerektiğini ilettik. Bazı odalarımızın bu konuda başarılı olmuştur. Valiler ve belediye başkanlarımızın tarım arazilerini, meraları imara açmamaları gerekir. Aksi takdirde hem doğal yaşam, hem bitkisel üretimimiz, hem de hayvancılığımız darbe yer.”