2000’li yılların başından bu yana inşaat sektörü, büyüme rakamlarına çok büyük ölçüde katkı yaparken, yalnızca 2012 yılı hariç, büyümede ana eksenin inşaat sektörü olduğu görülüyor. Türkiye’de deprem sonrasında, yeni proje rakamlarında patlama gerçekleşirken, konut alımında en büyük talebin, hızlı nüfus artışı, aile yapıları, kentleşme ve gelir düzeyindeki değişkenliklerden geldiğini görüyoruz.
Reidin-Gyoder Yeni Konut Fiyat Endeksi yıl bazında %12,99 oranında, ay bazında ise artış oranı %0,41 olarak gerçekleşti. Diğer taraftan, Reidin tarafından mevcut konut stoku için 2007 Haziran başlangıçlı Türkiye Kompozit Satılık Konut Fiyat Endeksinde bir önceki aya göre %1.16; geçen yılın aynı dönemine göre ise %16.09 oranında artış gerçekleştiğini söylemek mümkün.
Şehir bazında incelediğimizde ise metrekare başına konut satış fiyatları aylık bazda Bursa’da yüzde 1,20, İzmir’de yüzde 0,99, Antalya’da yüzde 0,95, Kocaeli’nde yüzde 0,78, Ankara’da yüzde 0,68 ve Adana’da yüzde 0,23 oranında arttı.
Önümüzdeki yıllarda emlak arzında daralma var
Artan kredi maliyetleri ve düşen satın alma gücüne rağmen, konut ve proje rakamlarına göz atacak olursak eğer, 2013 yılında tamamlanan, 2014 ve 2015 yılları itibariyle tamamlanmış olacak proje ve konut arzı verileri daralmaya işaret ediyor. Örneğin, Türkiye genelinde proje sayısı 2013 yılında 750 iken, bu rakamın 2014’te 460’a, 2015 yılında ise 174’e düşmesi bekleniyor.
TR geneli |
2013 |
2014 |
2015 |
Proje Sayısı |
750 |
460 |
174 |
Konut Sayısı |
247.700 |
130.900 |
94.500 |
*Kaynak: Reidin-Gyoder Konut Fiyat Endeks Sonuçları Raporu
Emlak arzına karşılık iç talep yeterli değil
Son zamanlarda projelerle birlikte emlak arzı da bir hayli yükseldi. Gazete, dergi sayfalarında yeni proje tanıtımları ve İstanbul’un neredeyse her yolundan geçen, gece gündüz çalışan ve hafriyat taşıyan kamyonları sürekli görüyoruz.
Talep tarafı ise çeşitlilikler gösterebiliyor. Yabancıların çok büyük bir kısmı yatırım amaçlı Türkiye’den emlak satın alırken, yerli ise hem yatırımlık hem de barınma amacıyla satın alma gerçekleştirebiliyor. Ancak piyasada talep yaratmak daha zor hale gelmeye başladı.
Konut satınalma gücü endeksine göre, 100’ün üstündeki rakamlar 10 yıl vadeli konut kredisi kullanılarak bir ev sahibi olunabileceğini gösterirken, 100’ün altındaki değerler ise 10 yıl konut kredisi kullansa dahi konut sahibi olamayacağını gösteriyor.
Mart 2014 itibariyle endeks değeri Türkiye genelinde 82 olurken, 3 büyük şehirde ise endeksler şöyle devam ediyor: İstanbul 72, Ankara 131 ve İzmir’de 105.
Buna göre artan konut kredi faiz oranı ve artan satılık konut fiyatları çerçevesinde Mart ayında bir önceki aya kıyasla konut satın alımları Türkiye genelinde %3,0 oranında; Ankara’da %2,5 oranında; İstanbul’da %3,1 oranında ve İzmir’de %2,8 oranında zorlaşmış durumda.
Emlakta yerlinin ikamesi yabancı yatırımcı
Yerli müşterilerin konut alma gücü ve talebi ekonomik koşullar nedeniyle düşüş yaşarken, yabancılar ise son dönemde Türkiye’deki yeni projelere daha topraktan giriyor. Özellikle son 6 ayın ortalamasına bakıldığında, iç talepteki daralmayı, ortalamaların üstünde yabancı alımları seyrediyor.
Yabancılara Konut Satış Oranı (%) |
Son 6 Aylık Ortalama |
|
Oca.14 |
12,5% |
|
Şub.14 |
14,6% |
|
Mar.14 |
15,0% |
12,5% |
IMF bu yıl dünya genelinde büyüme rakamlarını aşağı yönde revize ederken, dünyada bir daralma olacağını söylerken, Türkiye için %2,3 büyüme bekliyor. Bizim ise Türkiye için büyüme beklentimiz %2,5-%3 aralığında olacağı yönünde. Nihai yurt içi talepte görülebilecek bir yavaşlama büyüme rakamlarını daraltabileceği gibi, emlak sektörüne olan talebi de azaltabilir. Dolayısıyla emlak fiyatlarının talebinden daha çok artıyor olması, yatırım için başka araçlara yönlendirirken, artan Mortgage maliyetleri sebebiyle de bu yıl emlak alımlarında vatandaşı zorlayabileceği görülüyor.