KPMG tarafından kurulan ve dünyada 30’dan fazla ülkede faaliyet gösteren Denetim Komitesi Enstitüsü, iş dünyasının önde gelen şirketlerinin denetim komitesi üyelerini ve finans yöneticilerini bir araya getiren toplantı serisinin ikincisini gerçekleştirdi. Denetimin ve Denetim Komitesinin Geleceği konulu toplantıda Denetim’in sadece bugünü değil geleceği de öngörebilme vizyonuna sahip olması gerektiğine dikkat çekildi.
Toplantıda denetimin sunduğu ürünlerle paydaşların talep ve beklentilerine yanıt verebilme vizyonu masaya yatırıldı. KPMG Denetim Bölümü Başkanı ve şirket Ortağı Murat Alsan, “KPMG Denetim Komitesi Enstitüsü olarak denetim hizmetinin bütün taraflarını entelektüel bir platformda düzenli olarak buluşturuyoruz. Denetimin iş dünyasında beklentilere cevap verebilme kapasitesi en önemli gündemimiz. Denetimin kalitesini artırmayı ve kalite konusunda farkındalık yaratarak denetimin geleceğinin şekillenmesine öncülük etmeyi hedefliyoruz” dedi.
Toplantının ilk bölümünde KPMG Denetim Komitesi Enstitüsü Başkanı Şirin Soysal ve Garanti Bankası Yönetim Kurulu üyesi Cüneyt Sezgin, denetim kalitesinin ne olduğu ve kalitenin ölçümü ile ilgili görüşlerini paylaştılar.
Soysal, “Son yıllarda düzenleyici kuruluşlar, mesleki kuruluşlar ve denetim şirketleri denetimin kalitesinin ölçümüne daha fazla önem vermeye başladı. Bu amaçla farklı ülkelerde farklı kriterler yayınlandı.Bu çalışmaların hepsi özünde tek bir şeyi hedefliyor. Finansal tablolar konusunda güvence veren denetim raporunun uygun standartlarda ve kaliteli bir denetim sonucunda yayınlandığından emin olmak” dedi. Soysal şöyle devam etti: “Kaliteli bir denetimin sorumluluğu bağımsız denetçide olsa da denetimin kalitesi, ancak finansal raporlama ortamındaki tüm ilgili tarafların desteği, etkileşimi ve yeterli katılımıyla mümkün olabilir. Kalitenin ölçümünde en önemli görev de denetim komitesi üyelerine düşüyor.”
Cüneyt Sezgin, yaptığı konuşmada denetçi ve denetim komitesi arasındaki açık iletişimin önemine dikkat çekti. Sezgin, “Denetçi, denetim komitesi ve şirket yönetimi arasında nitelikli ve yapıcı bir çatışma ortamı bulunmalı. Hazırlanan raporlarda vurgulanması gereken tüm noktalar yazılmalı ve bu raporlar şirkette doğru adrese, yani denetim komitesi ve yönetim kurulunun dikkatine sunulmalı” şeklinde konuştu. Denetim kalitesinin ölçümünde insan faktörünün önemli olduğunu vurgulayan Sezgin, denetçinin iş ahlakı, kültürü ve yetkinliklerinin değerlendirilmesi gerektiğini, ama bunların sadece kontrol listeleriyle yapılacak bir değerlendirme olmaması gerektiğini belirtti. Sezgin konuşmasında şunu vurguladı: “Denetim komitelerinin çok yol alması gerekiyor, 2-3 ayda bir şirkete gelerek dokümanları incelemekle doğru kararlar verilemez. Denetim komitelerinin, raporları sürekli inceleyen, denetçilerle sürekli görüşen bir yapıda olması lazım”
Toplantının ikinci oturumunda halka açık şirketlerin denetim komitelerinin sorumluluk alanına giren yıllık faaliyet raporlarını da içeren yatırımcı ilişkileri bilgilerinin değerlendirilmesi konusunda KPMG’nin yürüttüğü araştırmanın sonuçları KPMG Denetim Ortağı Orhan Akova tarafından paylaşıldı. Akova, araştırmanın amacının faaliyet raporlarında gelişim ihtiyacı bulunan konulara ışık tutmak ve gelecekte bu raporlamaların kalitesini arttırmaya katkıda bulunmak olduğunu söyledi.
Toplantının son oturumunda denetimin ve denetim komitesinin geleceğinin tartışıldığı bir panel düzenlendi. Vodafone Türkiye CFO’su Derya Hatiboğlu’nun moderatörlüğünü yaptığı panelde SPK Başkan Yardımcısı Ayşegül Ekşit, Akenerji Elektrik Üretim A.Ş. Denetim Komitesi Başkanı Hakan Akbaş, Garanti Bankası Yönetim Kurulu üyesi Cüneyt Sezgin ve KPMG Türkiye Denetim Bölüm Başkanı Murat Alsan’ın görüşleri alındı. Panelde bağımsız denetim alanında dünyada ve Türkiye’de son yıllardaki gelişmeler, denetim komitesi ve denetçi arasındaki iletişim ve önümüzdeki yıllarda neler beklendiği konusunda görüşler paylaşıldı. Hakan Akbaş “Riskin öngörülebilir bir şekilde yönetilmesinin önemli olduğu günümüzde, içinde bulunduğunuz sektörün risklerini çok iyi anlamanız gerekir. Hem icra, hem de denetçi bu risk faktörlerini iyi anlamalı” dedi. Cüneyt Sezgin, iş yapanların kendi sorumluluklarını doğru bir şekilde yapmasının sağlanması için üst yönetimin mutlaka bir otokontrol sistemi olması gerektiğini ve düzenleyici kuruluşların da bazı düzenlemelerle bunu desteklemesi gerektiğini vurguladı. “Yönetimin görevi sadece eksikliği yazmak değil, bunların düzeldiğinden de emin olmaktır. Denetim komitesi de bu konuda liderlik etmelidir”. Teknolojinin ve veri analitiğinin önümüzdeki yıllarda denetimde kullanımı üzerine de görüşlerini paylaşan panelistler, teknoloji konusunda pek çok şirketin alt yapısının henüz iyi seviyelerde olmadığı, büyük ölçekli şirketlerin de teknolojiyi çok daha dikkatli kullanması gerekliliği dile getirildi. BDDK’nın bankalarda uygulanan bilgi teknolojisi denetimi uygulamalarına değinen Ayşegül Ekşit, SPK’nın da BT denetimi çalışmalarını başlattığı, halka açık şirketler için bu konuda yakında bazı standartların getirileceği haberini paylaştı.
Kurumsal yönetim ilkelerinin doğru uygulanmasında bağımsız denetim komitesi üyelerinin rolünün önemini vurgulayan Ekşit, “sadece düzenlemeyi yayınlamakla olmaz, bunların benimsenip uygulanması gerekir” şeklinde konuştu. Derya Hatiboğlu, panelin sonunda ”Üst yönetimin, tüm düzenlemelerin ve denetimin aslında şirketlerin yararına olduğunu anlaması ve buna inanması gerekir. Denetime sadece yasal zorunluluk gözüyle değil, değer katan bir çalışma olarak bakılmalı” dedi.
Toplantının kapanış konuşmasını yapan KPMG Türkiye Başkanı Ferruh Tunç “Denetim ve denetim komiteleri hızlı bir değişimden geçiyor, denetçiler olarak bu değişimi iyimser karşılıyoruz. Eski iş modelleri artık geçerli olmuyor, denetimin dinamik olması ve anı denetlemesi gerekiyor. Denetim Komitesi Enstitüsü toplantılarımız ve Denetimin değeri çalışmamızla KPMG olarak bu değişimi ve atılması gereken adımları sorguluyoruz” dedi.
Denetim Komitesi Enstitüsü, bir sonraki toplantısında denetim komitelerinin gündemini son yıllarda daha da fazla meşgul eden siber güvenlik konusunu ele alacak.