Saxo Bank Baş Ekonomisti ve CIO’su Steen Jakobsen, ABD seçimlerini farklı bir perspektiften değerlendirerek, ABD seçimlerinin Trump veya Clinton’un politikalarından çok, değişim ihtiyacı ile ilgili olduğunu belirtti. Esas sorunun Amerikan’ın bozulan sosyal sözleşmeyle nasıl baş edeceği olduğuna dikkat çeken ünlü analist, “Toplum piyasalar, sosyal homojenlik, eşitlik ve üretkenlik anlamında doğal dengesinden o kadar uzağa itildi ki ‘normale’ dönüş hareketinin hem politik bir bedeli, hem de büyüme ve görünüm anlamında bir cezası olacak” dedi
ABD başkanlık seçimlerine az bir süre kaldı. Medyada iki adayın kıyasıya atışmaları ve çekişmeleri sürerken, global piyasaların gözü de doğal olarak ABD’deki gelişmelerde. Saxo Bank Baş Ekonomisti ve CIO’su Steen Jakobsen ise bu sıkı rekabetin sonucu ne olursa olsun kaybedilecek bir şeyin olmadığını ve gerçek sorunun Amerikan’ın bozulan sosyal sözleşmeyi nasıl düzelteceği olduğunu söyledi. Yaşananları “Çirkin” olarak nitelendiren Jakobsen, büyük resmi şöyle değerlendirdi:
“Makro değerlendirmemin başlığı şöyle: Çirkin! ‘Çirkin’ insanlarla kavga etmeyin, çünkü onların kaybedecek hiçbir şeyleri yoktur. Bana göre ABD başkanlık kampanyasının özü bu. Bu seçimi kuşatan çirkin gerçek büyük resimde yatıyor. Çünkü kim kazanırsa kazansın tarihe “başkan olmayan” olarak geçecek. Bizi, başka bir şeye ihtiyaç duyan, gören ve talep eden hale getiren başkan…
“Bütün renkli manşetlere ve ana akım medya tarafından Trump’ın neredeyse ‘McCarthy’msi şekilde izlenmesine rağmen, yaşadıklarımız, “şahıs olarak Trump” yüzünden veya onun az çok moronca görüşleri nedeniyle olmayacak. Trump sadece değişimin katalizörünü yansıtıyor. Evet, o düzen karşıtı aday, fakat bizim gelecek için vizyonumuz değil. Son noktada; Trump, Trump olduğu için değil, Trump olmasına rağmen yine de kazanabilir.”
Yine de medyanın Clinton’la daha az ilgilenmesinin mazur görülecek bir yanı olmadığına işaret eden Steen Jakobsen, eğer seçilirse Clinton’un ise ABD tarihindeki en az sevilen başkan olacağını ve uygulayacağı politikaların Amerika için faydalı olacağından kuşku duyduğunu söyledi. Jakobsen bu kuşkularının gerekçesini de şöyle açıkladı:
“Daha fazla Barack Obama tipi politika dünyanın ihtiyacı olan şey değil. Obama daha fazla istihdam yaratmış olabilir, fakat Amerikalı için ortalama gelir onun başkanlığı sırasında fiilen düştü. Bu, Obama’nın daha fazla ama daha düşük ücretli istihdam yaratan bir ekonomiye başkanlık ettiği ve görevi süresince büyümenin herhangi bir başkanın döneminden daha düşük, borç birikiminin ise en büyük olduğu anlamına geliyor. Obama’nın harcadığı parayla bendeniz gibi bir ekonomistin bile istihdam yaratabileceğine eminim!”
Saxo Bank Analisti Steen Jakobsen, politik olarak kendisini yüzde yüz agnostik (bilinemezci) olarak nitelendirerek sözlerini şöyle sürdürdü: “Aslında, bu seçimin gerçekten bir önemi olmadığını bile düşünüyorum! Hayır, bu yeni bir eğilim değil! Hayır, cevap Clinton değil! Bu, sosyal sözleşmenin nesilsel bir yeniden konumlandırılması ve yeniden müzakere edilmesi. Benzer bir durum en son 1960’larda, II. Dünya Savaşı’nın çocukları barışa, aşka ve bol miktarda uyuşturucuya yöneldiğinde yaşanmıştı. Şimdi Berlin Duvarı jenerasyonu reşit oluyor ve bu sefer odak noktası küreselleşme ve düzen karşıtlığı… ve evet, yine bol miktarda uyuşturucu…”
Amerika’daki ve Avrupa’daki gerçek seçim sorununun, bozulmuş bir sosyal sözleşmeyle nasıl baş edileceği olduğunu vurgulayan Jakobsen, bu konuda da şunları söyledi: “Toplum piyasalar, sosyal homojenlik, eşitlik ve üretkenlik anlamında doğal dengesinden o kadar uzağa itildi ki ‘normale’ dönüş hareketinin hem politik bir bedeli, hem de büyüme ve görünüm anlamında bir cezası olacak.
“Diğer bir deyişle, tarihe baktığımız zaman evrim sürecinin bir parçasının da yaptığımız şeyde ileriye gitmek için ihtiyacımız olmayan şeyleri koklamak, hissetmek, tatmak ve denemek olduğunu görüyoruz. Evrim gereği bir sonraki seçim döngüsü protesto üzerine olacak; bunu kriz ve yeni başlangıçlar takip edecek.
“Gerçekten inandığım ve defalarca dikkat çektiğim bir gerçek var: İnsanlar olarak değişim amacıyla yeni bir sözleşme yaratabilmemiz için, önce başarısız olmamız gerekiyor. Bu dinamiğe göre, ABD başkanlık seçimi birçok kategoride yetersiz. Birisi hariç: Başarısızlık neredeyse garanti.”
Tek gerçeğin sosyal sözleşmenin yeniden tesis edilmesi olduğunu sık sık vurgulayan ve bunun kitlelerin esas ihtiyacı olan büyük politik değişim olduğunu söyleyen ünlü analist, piyasalar konusundaki öngörülerini de şöyle özetledi: “Eğer Clinton kazanırsa, bir resesyon olasılığı hemen yükselir ve büyük şirketler Politbüromsu bir Beyaz Saray yönetiminde ‘70lere benzer bir devlet’ yapısına geri döner. Eğer Trump kazanırsa, politikadaki Demokrat/Cumhuriyetçi tekelinin sonu küreselleşmeye, açıklığa ve ticarete karşı bir sosyal gündeme doğru kaydıkça, büyük politik değişim için hızlı yol almış oluruz. Böyle bir değişimden çıkacak tek iyi şey, değişim olgusunun kendisi olur. Bu, ABD seçimlerinin kazananı olmayacak, sadece kaybedenleri olacak anlamına geliyor. Fakat umudunuzu kaybetmeyin.
“Sonuç ne olursa olsun ABD ve dünya ekonomisi -hem de şaşırtıcı bir güçle-hareketlenecek. Neyse ki politik zaman çizelgesi artık nihayet, merkez bankalarının yarattığı ekonomik halsizlikle aynı eksende. Bununla demek istediğim, politikada, ekonomide, faiz oranlarında ve enflasyondaki düşük noktaların tekabül ettiği finansal varlık değerlemeleri ve eşitsizlik anlamındaki yüksek noktaların sonu geliyor. Volatilite ve belirsizlik Almanya seçimini de kapsayan önümüzdeki dokuz ayda yüksek olacak, fakat sonunda söylentiler durmalı ve gerçek tekrar ağırlığını koymalı. “
İyimser bir yaklaşımla bu değerlendirmeleri yaptığına işaret eden Steen Jakobsen politikacılara seslenerek konuşmasını noktaladı: “Bunlar en iyi haberler. Sosyal sözleşmenin düzeltilmesine şiddetle ihtiyaç olduğunu kabul ederek, 2018’deki ABD ara seçimlerine kadar –istatistiksel anlamda- güçlü bir ‘V’ biçimli toparlanma görebiliriz. Aklınızda bulunsun! Seçmenler kaybedecek bir şeyi olmayanlardır, çirkin olanlar değil. Bu sefer, çok istedikleri şey değişimdir. Bunu anlarsanız bir sonraki seçim döngüsüne güvenle gidersiniz.”