Ernst & Young, Orta ve Güneydoğu Avrupa Birleşme ve Satın Alma İşlemleri Barometresi 2012 raporunu açıkladı. Türkiye, 11 ülke arasında, birinci sıradaki yerini korudu. Türkiye, 2012 yılında 17,6 milyar dolar büyüklük yaratan 297 birleşme ve satın alma gerçekleştirdi. Çalışmaya kamu işlemleri dahil edilmezken, ülkelerin yurt dışında yaptıkları birleşme ve satın almalar da göz önünde bulunduruldu. Ernst & Young Kurumsal Finansman Bölümü Başkanı Müşfik Cantekinler, siyasi ve ekonomik istikrar ile birlikte yüksek ekonomik büyüme potansiyeli ve pozitif ekonomik göstergelerin, Türkiye’yi yerli ve yabancı yatırımcılar açısından çok cazip kıldığını söyledi.
Ernst & Young, Orta ve Güneydoğu Avrupa Birleşme ve Satın Alma Barometre Raporu 2012 sonuçlarını açıkladı. Bulgaristan, Hırvatistan, Çek Cumhuriyeti, Yunanistan, Macaristan, Polonya, Romanya, Sırbistan, Slovakya, Slovenya ve Türkiye’nin yer aldığı 11 Orta ve Güneydoğu Avrupa ülkesini kapsayan rapor sonuçlarına göre; Türkiye 17,6 milyar dolar büyüklük yaratan 297 işlemle 2012 yılında en fazla birleşme ve satın alma yapılan ülke oldu.
Türkiye’nin önemli bankalarından Denizbank’ın 3,9 milyar dolara Rus Sberbank tarafından Dexia’dan satın alınması, Anadolu Efes’in %24 hissesinin SABMiller tarafından 1,9 milyar dolara bir hisse değişimi işlemi yoluyla satın alınması, TAV’ın %38 hissesinin Fransız Aéroports de Paris tarafından 874 milyon dolara satın alınması ve Mustafa Nevzat’ın %99 hissesinin 700 milyon dolara Amgen tarafından satın alınması 2012 yılında bölge ülkelerinde yapılan en büyük 10 işlem arasında yer aldı.
Türkiye, hem işlem adedinde hem de işlem hacminde açık ara birinci
Rapora göre, 2011 yılında birleşme ve satın alma işlemlerinde işlem sayısı açısından lider, işlem hacmine göre ise ikinci olan Türkiye, 2012 yılında da zirvedeki yerini korudu ve hem işlem hacmi hem de işlem sayısı bakımından birinci oldu. Türkiye’yi Polonya’nın takip ettiği bölgede, 2011’de gerçekleştirilen 1.128 işlem, 2012 yılında yüzde 2’lik düşüş ile 1.108 rakamına geriledi. Bölgede 2012 yılı boyunca gerçekleştirilen işlemlerin tahmini parasal büyüklüğü 41,8 milyar dolar olarak açıklandı. Bu, bir önceki yıla göre yüzde 18’lik bir düşüşü ifade ediyor. 11 ülke arasındaki karşılaştırmada işlem hacmi bakımından birinci sırayı ise tahmini 17,6 milyar dolarlık işlem bedeli ile Türkiye alırken, bir önceki sene üçüncü sırada bulunan Çek Cumhuriyeti 8,3 milyar dolarlık işlem hacmi ile Türkiye’nin arkasından geliyor.
Yurtiçi alımlar arttı
2011 yılında tutarı 100 milyon doları aşan 62 işlem yapılmışken bu rakam 2012 yılında 46’ya geriledi. Bölgedeki işlemlerin yüzde 83’ünü stratejik yatırımcılar gerçekleştirirken, finansal yatırımcıların en çok faaliyet gösterdiği ülkeler Macaristan, Sırbistan, Bulgaristan ve Slovakya oldu. Geçen seneye kıyasla yüzde 4 düşüş gösteren yurtiçi alımlar, yüzde 53 ile işlemlerin ağırlıklı kısmını oluşturuyor. Yapılan işlemlerin yüzde 10’luk kısmını oluşturan dış alımlarda ise 34 işlem ile birinci sırada yer alan Türkiye’yi, Polonya 28 işlem ile takip ediyor.
Üretim sektörü revaçta
Rapor sonuçlarına göre, değeri en yüksek işlemler Bankacılık & Finansal Hizmetler ile Yiyecek & İçecek sektörlerinde gerçekleştirildi. En fazla sayıda işlem gerçekleştirilen sektör ise, her ülke için farklılık gösterse de, 135 işlemle üretim sektörü oldu. Bunu, 116 işlemle hizmetler sektörü, 115 işlemle enerji ve madencilik sektörleri izliyor. Türkiye de; Yunanistan ve Bulgaristan gibi en çok işlemi enerji ve madencilik sektöründe gerçekleştiren ülkelerden birisi oldu.
Bölge genelinde 100 milyon doların üzerinde gerçekleşen işlemlerde ortalama işlem tutarı, 573 milyon dolar olurken, bu işlemlerin toplam işlem sayısı içerisindeki payı ise yüzde 4,2 oldu. 100 milyon doların altında gerçekleşen işlemlerdeki ortalama büyüklük ise 15 milyon dolar olarak gerçekleşti.
Ernst & Young Kurumsal Finansman Bölümü Başkanı Müşfik Cantekinler konu ile ilgili açıklamasında, Birleşme ve Satın Alma Barometresi 2012 sonuçlarının kendileri açısından şaşırtıcı olmadığını, Türkiye’nin son yıllarda sadece bölgede değil, tüm dünyada dikkat çeken bir ülke olduğunu, siyasi ve ekonomik istikrar ile birlikte, yüksek ekonomik büyüme potansiyeli ve pozitif ekonomik göstergelerin, Türkiye’yi yerli ve yabancı yatırımcıların yaptıkları birleşme ve satın alma işlemleri açısından çok cazip kıldığını, öte yandan, özellikle 2012 yılında Türk işadamlarının yurtdışında yaptığı yatırımların da rekor seviyede artış gösterdiğini ve Türkiye’nin bu başarısının önümüzdeki yıllarda da devam etmesini beklediklerini söyledi.
